Türkiye’de Vesayet ve Vasi İşlemleri Rehberi
1. Vesayet nedir?
Vesayet, kendi işlerini göremeyecek veya menfaatlerini koruyamayacak durumda olan kişileri korumak amacıyla mahkeme tarafından kurulan bir hukuki mekanizmadır. Bu kapsamda, korunmaya muhtaç bireylerin kişisel ve maddi hakları güvence altına alınır. Vesayet altında bulunan kişiye günlük kararlarında ve hukuki işlemlerinde destek olması için bir vasi (yasal temsilci) atanır. Vasi, vesayet altındaki bireyin hem kişisel (bakım, eğitim, sağlık gibi) hem de mali (malvarlığını yönetme, faturalarını ödeme vb.) menfaatlerini korumakla yükümlü kişidir. Vesayet kurumu, Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenmiş olup velayet (anne-babanın çocuğu üzerindeki hakları) dışında kalan durumlar için devreye giren bir koruma sistemidir.
Not: Velayet altında olan çocuklar için anne ve baba doğal temsilcidir; vesayet ise anne-babanın olmadığı veya ergin bireylerin kendi işlerini yürütemediği hallerde devreye girer.
2. Kimlere vasi atanabilir?
Türk hukukunda vasi atanabilecek kişiler genellikle korunmaya muhtaç küçükler veya kısıtlı erginlerdir. Kanun, hangi hallerde bir kişiye vasi atanabileceğini net olarak belirtmiştir. Başlıca durumlar şunlardır:
- Velayet altında olmayan küçükler (18 yaşından küçükler): Anne ve babası vefat etmiş veya velayet hakları kaldırılmış çocuklar vesayet altına alınarak onlara vasi tayin edilir. Bu sayede çocuğun bakım, eğitim ve malvarlığı hakları korunur.
- Akıl hastalığı veya zihinsel yetersizlik: Bir kişinin akıl hastalığı, akıl zayıflığı veya benzeri zihinsel engeli sebebiyle kendi işlerini görememesi veya sürekli yardıma muhtaç olması durumunda mahkeme o kişiyi kısıtlı statusüne alabilir. Resmi sağlık kurulu raporu ile durumun belgelenmesi şartıyla böyle bir bireye vasi atanır.
- Savurganlık, alkol veya uyuşturucu bağımlılığı, kötü yaşam tarzı: Kişinin malvarlığını sorumsuzca harcaması, aşırı borçlanması, aileyi yoksulluğa sürükleyebilecek derecede kötü yönetimde bulunması veya madde bağımlılığı gibi sebeplerle kendi çıkarlarını ciddi biçimde tehlikeye atması halinde, korunması için vesayet altına alınabilir. Mahkeme, bu durumdaki ergin kişiye bir vasi atayarak malvarlığını ve ihtiyaçlarını idare etmesini sağlar.
- Bir yıldan uzun süreli hapis cezası: Bir kişi bir yıldan daha uzun süre özgürlüğü kısıtlayıcı bir ceza (hapis) almışsa, cezaevinde bulunduğu süre boyunca kendi malvarlığını ve hukuki işlerini idare edemeyeceği için ona vasi atanabilir. Bu şekilde, mahkûmun dışarıdaki malvarlığı ve işlemleri vasi tarafından yürütülür.
- İleri yaş, bedensel engel veya deneyimsizlik nedeniyle talep: Bazı ergin kişiler, yaşlılık, ağır hastalık veya fiziksel engeller nedeniyle işlerini yönetmekte zorlanabilir ve kendi istekleriyle mahkemeden kendilerine bir vasi atanmasını talep edebilirler. Kanun, kişinin kendi talebiyle de vesayet altına alınmasına imkân tanır. Örneğin, çok yaşlı veya okuma-yazma bilmeyen bir kişi, malvarlığını yönetmede zorlandığı için güvendiği bir akrabasının vasi olarak atanmasını isteyebilir.
Yukarıdaki durumlardan birinin varlığı, mahkeme nezdinde vesayet davası açılması ve ilgili kişiye vasi tayini için yasal zemin oluşturur. Mahkeme, vesayet altına alınacak kişinin menfaatlerini gözeterek uygun bir vasi ataması yapar.
3. Vasi atanması için gerekli şartlar
Vasi atanabilmesi için hem vesayet altına alınacak kişiyle ilgili şartlar hem de vasi olacak kişiyle ilgili şartlar bulunmaktadır:
(a) Vesayet altına alınacak kişi açısından: Yukarıda listelenen vesayeti gerektiren durumlardan birinin mevcut olması gerekir. Mahkeme, durumu resmî belge ve delillerle teyit eder. Örneğin akıl hastalığı iddiasında sağlık kurulu raporu, bağımlılık iddiasında hastane kayıtları veya tanık beyanları gibi deliller aranır. Küçüklerde ise anne-babanın olmadığı veya çocuğun velayet altında bulunmadığı nüfus kayıtlarıyla belirlenir. Kısacası, vesayet için haklı bir sebep kanunen mevcut olmalıdır.
(b) Vasi olacak kişi (vasi adayı) açısından: Kanun, kimlerin vasi olabileceğini ve olamayacağını açıkça düzenlemiştir. Bir kişinin vasi olarak atanabilmesi için temel şartlar şunlardır:
- Reşit ve ehil olması: Vasi adayı, 18 yaşını doldurmuş (ergin) olmalıdır. Ayrıca akıl sağlığı yerinde, kendi işlerini yürütebilecek derecede ehliyetli olmalıdır. Mahkeme, vasi adayının fiziksel ve zihinsel olarak bu sorumluluğu taşıyabilecek durumda olup olmadığını değerlendirir.
- Kısıtlı olmaması: Hâlihazırda vesayet altında bulunan (kısıtlı) bir kişi, başka birine vasi olamaz. Yani vasi adayı, kendisi vesayet veya kayyımlık gibi bir kısıtlama altında olmamalıdır.
- Yüz kızartıcı suçlardan hüküm giymemiş olması: Kamu hizmetinden yasaklı veya haysiyetsiz hayat süren kişiler vasi olamaz. Yani, toplum önünde ağır bir saygınlık kaybına neden olmuş sabıka kaydı bulunan, güveni sarsıcı suç işlemiş veya çok kötü bir yaşam tarzı sürdüren kişiler, mahkeme tarafından uygun görülmez.
- Çıkar çatışmasının olmaması: Vasi adayı ile vesayet altına alınacak kişi arasında belirgin bir menfaat çatışması bulunmamalıdır. Örneğin, vesayet altına alınacak kişiyle ciddi bir mal davası bulunan, aralarında husumet olan birinin vasi olarak atanması uygun görülmez. Mahkeme, vasi adayının kısıtlının haklarını en tarafsız şekilde koruyabileceğine kanaat getirmelidir.
- Tercihen yakın akraba olması: Kanun, haklı bir sebep olmadıkça vasi atamasında önceliğin kısıtlı kişinin eşi veya yakın hısımlarına verilmesini öngörür. Bu kişiler uygun ve istekli ise genellikle mahkeme tarafından tercih edilir. Ancak yakın akrabalar yoksa veya uygun değillerse, mahkeme dışarıdan bir kişiyi de vasi atayabilir.
Bunlara ek olarak, vasi olarak atanan kişi bu görevi kabul etmek durumundadır. Kanunen bazı kişilerin vasilik görevini reddetme (çekinme) hakkı da vardır. Örneğin dört veya daha fazla çocuğun velisi olanlar ya da halihazırda birden fazla kişiye vasi olanlar, yeni bir vasilik görevini üstlenmeyebilir. Mahkeme, atama kararını tebliğ ettiğinde, vasi adayı geçerli bir mazereti varsa itiraz ederek görevi kabul etmeme talebinde bulunabilir. Sonuç olarak, hem ihtiyaç koşulları hem de uygun vasi adayı mevcutsa, gerekli şartlar sağlanmış demektir ve mahkeme vasi atamasına karar verebilir.
4. Vasi atanması süreci (başvuru, mahkeme, karar)
Vasi atanması için izlenecek süreç, bir vesayet davası açılmasını gerektirir. Bu süreçte görevli mahkeme, kısıtlanması istenen kişinin yerleşim yerindeki Sulh Hukuk Mahkemesi’dir (vesayet makamı). Süreç genel hatlarıyla şu adımlardan oluşur:
- Başvuruyu kimin yapacağı: Vesayet davasını, vesayet altına alınması gereken kişinin yakınları (eş, anne-baba, kardeş, yetişkin çocuklar gibi akrabalar) açabileceği gibi savcılar veya ilgili resmi kurumlar da açabilir. Hatta kişi kendi isteğiyle vesayet talep ediyorsa bizzat kendisi de mahkemeye başvurabilir. Ayrıca, kanunen noterler, kaymakamlar, valiler veya nüfus müdürleri gibi bazı görevliler de vesayeti gerektiren bir durum fark ettiklerinde durumu mahkemeye bildirmekle yükümlüdür. Mahkeme de resen (kendiliğinden) vesayet süreci başlatma hakkına sahiptir, ancak uygulamada genellikle bir başvuru ile süreç ilerler.
- Dava dilekçesinin hazırlanması: Başvuran kişi (davacı), bir vesayet talep dilekçesi yazarak Sulh Hukuk Mahkemesi’ne verir. Dilekçede, vesayet altına alınması istenen kişinin kimlik bilgileri, vesayeti gerektiren durumun açıklaması ve dayanakları, varsa mevcut deliller, ve eğer belirli bir vasi adayı öneriliyorsa bu kişinin kim olduğu ve neden uygun olduğuna dair bilgiler yer alır. Bu dilekçe, vesayet davasının temelini oluşturur.
- Gerekli belgelerin eklenmesi: Dilekçe ile birlikte mahkemeye bazı destekleyici belgeler sunulmalıdır (Bir sonraki bölümde “Gerekli belgeler” ayrıntılı listelenmiştir). Özellikle akıl hastalığı veya zihinsel engel söz konusuysa, sağlık raporları kritik önem taşır. Benzer şekilde, eğer kişi madde bağımlısıysa tedaviye ilişkin kayıtlar, hükümlü ise cezaevi veya mahkeme evrakı eklenebilir. Küçüklerde nüfus kayıt örnekleri, anne-babanın durumunu gösterir belgeler sunulabilir. Amaç, mahkemeye vesayet ihtiyacını olabildiğince net ve belgeli şekilde ortaya koymaktır.
- Mahkemeye başvuru: Dilekçe ve ekleri hazırlandıktan sonra, vesayet davası kısıtlı adayının ikametgâhının bulunduğu yer Sulh Hukuk Mahkemesi’nde resmen açılır. Mahkeme, başvuruyu kaydeder ve süreci başlatır.
- Araştırma ve delil toplama: Mahkeme, başvuru yapıldıktan sonra iddiaları incelemek üzere gerekli araştırmaları yapar. Özellikle sağlık kurulu raporu bu sürecin en önemli adımlarından biridir. Hakim, kısıtlı olması istenen kişinin akıl sağlığıyla ilgili iddia varsa, onu tam teşekküllü bir devlet hastanesine sevk ederek resmi sağlık kurulu raporu aldırır. Bu rapor, kişinin vesayet altına alınıp alınmamasında belirleyici olacaktır. Diğer gerekçeler için de mahkeme gerekirse sosyal hizmet incelemesi, tanık beyanı gibi yollarla durumu araştırır.
- Duruşma aşaması: Deliller toplandıktan sonra mahkeme bir duruşma günü belirler. Duruşmada vesayet altına alınacak kişiyi (eğer durumu elveriyorsa) ve vasi adayını dinleyebilir. Kısıtlı adayı akıl sağlığı yerinde değilse veya küçükse, genellikle temsilcileri ya da yakınları dinlenir. Vasi adayı da mahkemede hazır bulunarak isteğini ve planlarını açıklayabilir. Hakim, toplanan tüm delilleri, raporları ve beyanları değerlendirir.
- Karar: İnceleme sonucunda hakim, vesayet talebini kabul veya reddeder. Kabul ederse, vesayet altına alınacak kişiyi kısıtlı ilan ederek uygun gördüğü kişiyi vasi olarak atar. Atama kararı mahkeme kararıyla resmileşir. Reddederse, vesayet talebi düşer ve mevcut durum devam eder. Karar açıklandıktan sonra taraflara tebliğ edilir.
- Kararın kesinleşmesi: Mahkemenin vasi atama kararı, ilgililere tebliğ edildikten sonra yasal itiraz/temyiz süreleri içinde bir üst mahkemeye götürülmezse kesinleşir. Vesayet kararı kesinleştiğinde vasi göreve resmen başlamış olur. Eğer karara karşı itiraz veya temyiz olursa, bir üst mahkeme (genellikle Asliye Hukuk, vesayet kararlarında denetim makamıdır) olayı inceleyip kararı onaylayabilir veya değiştirebilir. Onama halinde karar kesinleşmiş olur.
Bu süreç resmi bir yargı süreci olduğundan birkaç ay sürebilir. Özellikle sağlık raporunun alınması ve duruşma tarihleri gibi adımlar zaman alabilmektedir. Süreç sonunda verilen vasi atama kararıyla birlikte, vasi tayin edilen kişi kısıtlının yasal temsilcisi sıfatını kazanır.
5. Gerekli belgeler
Vesayet davası başvurusu yaparken dilekçeyle birlikte bazı belgelerin de sunulması gerekir. Aşağıda temel gerekli belgeler listelenmiştir:
- Kimlik fotokopileri: Davayı açan kişinin (başvuran), vesayet altına alınması istenen kişinin ve önerilen vasi adayının nüfus cüzdanı veya T.C. kimlik kartı fotokopileri. Bu, mahkemeye tarafların kimlik bilgilerini sunmak için gereklidir.
- Nüfus kayıt örnekleri: Özellikle vesayet altına alınacak kişi bir çocuk ise, vukuatlı nüfus kayıt örneği sunularak anne ve babasının hayatta olup olmadığı, çocuğun velayet durumu gibi bilgiler gösterilebilir. Ergin kısıtlı adayları için de nüfus kayıt örneği ikametgâh ve aile bilgilerini teyit için istenebilir.
- Vesayeti gerektiren duruma ilişkin belgeler: Vesayet ihtiyacını destekleyen mevcut belgeler ve deliller dilekçeye eklenmelidir. Örneğin:
- Sağlık Raporları: Akıl hastalığı veya zihinsel engel iddiasında, devlet hastanesinden alınmış güncel veya varsa daha önceki heyet raporları eklenmelidir. (Not: Mahkeme yeni bir sağlık kurulu raporu da isteyecektir, ancak eldeki raporlar süreci hızlandırabilir.)
- Adli Belgeler: Kişi hakkında kısıtlama gerektiren bir mahkeme kararı veya tutanak varsa (örn. daha önce kısıtlanmış olması, ceza almış olması gibi) bunlar eklenebilir. Özellikle hükümlü kişiler için cezaevi yazısı veya mahkeme ilamı, madde bağımlılığı nedeniyle vesayet isteniyorsa polisten veya hastaneden tutanaklar sunulabilir.
- Tanık beyanları veya diğer deliller: Savurganlık ya da kötü yönetim iddiasında, durumu gösteren belgeler, tanık yazıları gibi deliller eklenebilir. Örneğin, sürekli borçlanma içinde olduğunu gösteren icra evrakları, malvarlığını kötüye kullandığına dair yazışmalar vb.
- Dilekçe ve ekleri için yeterli sayıda nüsha: Mahkeme, kendisi için ve diğer taraflar için belge nüshaları isteyebilir. Bu nedenle dilekçe ve ekleri genellikle birden fazla kopya hazırlanır.
- Fotoğraf (gerekiyorsa): Bazı mahkemeler, vasi adayı ve kısıtlı adayı için vesikalık fotoğraf isteyebilir (özellikle kararın nüfus müdürlüğüne bildirilmesi ve dosya için). Bu uygulama her yerde şart olmasa da, talep edilirse birkaç adet fotoğraf bulundurmak faydalıdır.
- Temsil belgeleri (varsa): Başvuran kişi, kısıtlı adayı adına hareket eden bir kurum temsilcisi ya da avukat ise, yetkisini gösterir belgeyi (vekâletname gibi) eklemelidir.
Sunulacak belgeler, vesayet talebinin dayanağını ne kadar iyi ortaya koyarsa mahkeme süreci o kadar sağlıklı ilerler. Özellikle sağlık raporu gibi resmi belgelerin eksiksiz olması çok önemlidir. Eğer bazı belgeler başvuru sırasında hazır değilse, mahkeme bunların temini için süreç içinde ek süre verebilir veya ilgili kurumlardan belgenin gönderilmesini isteyebilir.
6. Vasi’nin hak ve sorumlulukları
Vasi olarak atanan kişi, vesayet altındaki bireyin hem şahsi hem de malvarlığıyla ilgili konularında geniş sorumluluklar üstlenir. Bu sorumluluklar, kısıtlının menfaatlerini koruma amacıyla kanunla belirlenmiştir. Başlıca hak ve yükümlülükler şunlardır:
- Kişiyi temsil etme yetkisi: Vasi, vesayet altındaki kişi adına hukuki işlemler yapma hakkına sahiptir. Örneğin, kısıtlının adına sözleşme imzalayabilir, dava açabilir, bankada hesap yönetebilir. Ancak bu temsil yetkisi sınırsız değildir; vasi her adımda kısıtlının iyiliğini gözetmek zorundadır ve önemli konularda mahkemenin iznine ihtiyaç duyar (aşağıda açıklanmıştır).
- Kişisel bakım ve eğitim: Vesayet altındaki kişinin yaşı, sağlık durumu ve ihtiyaçlarına göre vasi, onun bakımını sağlamak, sağlık hizmetlerine erişimini takip etmek, eğitimiyle ilgilenmek gibi görevler üstlenir. Özellikle kısıtlı bir çocuksa, vasi adeta bir ebeveyn gibi çocuğun okul kaydı, günlük bakımı, barınması gibi konuları düzenler. Eğer kısıtlı yetişkin ise, vasi onun rahat ve güvenli bir yaşam sürmesi için gerekli tedbirleri alır (örneğin, gerekirse bakımevine yerleştirme, günlük ihtiyaçlarını karşılama).
- Malvarlığını yönetme: Vasi, vesayet altındaki kişinin mallarını, gelirlerini ve giderlerini titizlikle yönetmelidir. Malvarlığının envanterini çıkarıp koruma altına almak, vasinin ilk işlerindendir (Bkz. Bölüm 7). Kısıtlının parasını, malını hovardaca harcayamaz veya şahsi amaçları için kullanamaz. Olağan harcamalar (beslenme, konaklama, eğitim masrafları, sağlık giderleri gibi) dışında, kısıtlının malvarlığı üzerinde tasarrufta bulunurken her adımını hesap verebilir şekilde yapmak zorundadır. Vasi, kısıtlının parasını mümkün olduğunca bankada veya güvenli yatırım araçlarında tutup, onun ihtiyaçları için harcar ve gerekirse arttırmaya çalışır.
- Mahkeme izni gereken işlemler: Kanun, kısıtlının korunması amacıyla vasiye bazı konularda tek başına karar verme yetkisi tanımaz. Türk Medeni Kanunu’nun 462. maddesine göre vasi, aşağıdaki gibi önemli işlemleri yapmadan önce vesayet makamı olan Sulh Hukuk Mahkemesi’nden izin almak zorundadır:
- Kısıtlının gayrimenkullerini (ev, arsa gibi taşınmazları) satmak, ipotek etmek veya yeni bir gayrimenkul satın almak.
- Olağan yönetim dışında kalan kıymetli menkul malları veya hakları satmak veya rehnetmek.
- Kısıtlı adına ödünç para almak veya vermek, kefil olmak, kambiyo (çek/senet) taahhüdüne girmek.
- Kısıtlının uzun vadeli kira sözleşmeleri akdetmesi (belirli süreleri aşan kira sözleşmeleri).
- Kısıtlının bir meslek veya sanatla uğraşmaya başlaması, işe girip çalışması.
- Kısıtlı adına dava açmak, davada uzlaşmak (sulh olmak), hakem (tahkim) yoluna gitmek veya konkordato talebinde bulunmak.
- Kısıtlının miras paylaşımı, mirasın kabulü/reddi veya mal rejimi sözleşmeleri gibi önemli medeni hukuk işlemleri.
- Kısıtlının yerleşim yerini değiştirmek (başka bir şehre taşınmak gibi).
- Kısıtlının eğitim veya bakım kurumuna ya da sağlık kuruluşuna yatırılması (zorunlu olarak bir kuruma yerleştirilmesi).
- Rapor verme ve hesap tutma yükümlülüğü: Vasi, yaptığı işlemler hakkında belirli aralıklarla mahkemeye rapor sunmak zorundadır. Uygulamada genellikle her yıl sonunda, kısıtlının malvarlığıyla ilgili yıllık hesap raporu ve durum değerlendirmesi vesayet makamına iletilir. Bu raporda kısıtlının gelirleri, yapılan harcamalar, malvarlığındaki değişimler detaylı şekilde belirtilir. Ayrıca vasi, görevi boyunca bir defter tutarak kısıtlının malvarlığında gerçekleşen önemli işlemleri kayıt altına alır. (Mahkeme başlangıçta defter tutulmasına gerek görmeyebilir veya muaf tutabilir; fakat eğer malvarlığı önemliyse genelde defter tutulması istenir.) Düzenli raporlama, vesayet altındaki kişinin hakkının korunması ve vasi faaliyetlerinin denetlenmesi için zorunludur.
- Özen ve sadakat yükümlülüğü: Vasi, kısıtlının menfaatlerini kendi menfaati gibi korumalıdır. Hukuken, vasi bir kamu görevi ifa eder gibi sorumlulukla davranmak zorundadır. Görevini ihmal edemez, kötüye kullanamaz. Örneğin kısıtlının parasını şahsi hesabında tutmak, lüks harcamalar yapmak, malını değerinin altında satmak gibi davranışlar kesinlikle yasaktır. Vasi, kısıtlının ihtiyaçlarını zamanında karşılamalı, onun yaşam kalitesini artıracak kararlar almalı ve hiçbir şekilde kişisel çıkar peşinde olmamalıdır.
- Ücret ve masraflar: Vasilik görevi kural olarak ivazsız (ücretsiz) bir kamu hizmeti niteliğindedir. Yani vasi, yaptığı iş için maaş almaz. Ancak, kanun vasiye gerektiğinde bir ücret veya harçlık takdir edilmesine izin verir. Vesayet makamı, kısıtlının malvarlığının durumuna ve vasiye getirdiği iş yüküne bakarak, vasiye kısıtlının malvarlığından her yıl belirli bir meblağ ödenmesine karar verebilir. Bu bir maaş değil, hizmet karşılığı bir ödenek gibidir ve her durumda mahkemenin onayına bağlıdır. Ayrıca vasi, kısıtlının bakımına veya malvarlığına ilişkin yaptığı zorunlu harcamaları (örneğin dava masrafları, banka masrafları, bakım ücreti gibi) kısıtlının malvarlığından karşılayabilir; bu harcamaları da raporlarında mahkemeye hesap verir.
- Görev süresi: Bir vasi, kanunen genellikle 2 yıl için atanır. Bu süre dolunca mahkeme gerekli görürse aynı kişiyi yeniden vasi olarak atayabilir (süreyi 2 yıl daha uzatabilir). Vasi 4 yıl görev yaptıktan sonra, istemesi halinde görevi bırakma talebinde bulunma hakkına sahip olur (kanunda 4 yıl sonunda vasilikten çekilme hakkı tanınmıştır). Mahkeme, uygun bir başka kişi bulup atayana dek mevcut vasi görevine devam eder. Yani vasi, süresinin dolmasıyla otomatik olarak değil, yeni atama yapılınca veya mahkemece görevden alınma kararıyla görevi bırakır.
Özetle, vasi atanan kişi kısıtlının ihtiyaçlarını gideren, haklarını koruyan ve malını yöneten bir emin kişi konumundadır. Hakim gözetiminde hareket eder ve nihai olarak kısıtlının yararına olan kararları almak durumundadır. Görevini kötüye kullanan veya ihmal eden vasi, mahkeme kararıyla görevden alınabilir ve hakkında hukuki sorumluluk doğabilir (örneğin, verdiği zararı tazmin etmesi istenebilir).
7. Vasi atanması sonrası yapılması gerekenler
Mahkeme tarafından vasi ataması yapılıp karar kesinleştikten sonra, yeni atanmış vasi için bazı idari ve fiili adımlar söz konusudur. Vasi olarak göreve başladıktan sonra yapılması gereken başlıca işler şunlardır:
- Mahkeme kararının alınması: Vasi atandığını gösteren mahkeme kararının bir örneğini (vesayet ilamı) mahkemeden temin edin. Bu karar, vasi olarak yetkinizi ispatlayan belgedir. İleride resmî işlemlerde (banka, tapu, hastane vs.) karşınıza çıkacak kurumlardan bu belgeyi ibraz etmeniz istenebilir. Bu nedenle onaylı bir örneğini dosyanızda saklayın.
- Vasi defteri ve envanter hazırlanması: Kararın kesinleşmesiyle birlikte vakit kaybetmeden kısıtlının malvarlığı envanteri çıkarılmalıdır. Uygulamada mahkeme, vasiye bir mal envanteri (defter) hazırlaması talimatı verir ve bu işi denetlemesi için bir memur görevlendirebilir. Vasi, vesayet altındaki kişinin sahip olduğu tüm malvarlığını (taşınır, taşınmaz, banka hesapları, alacaklar, borçlar vs.) kalem kalem listelemelidir. Bu envanter, kısıtlının mal varlığının korunması için atılmış ilk adımdır. Envanter hazırlandıktan sonra mahkemeye sunulur ve hakim tarafından onaylanır. Eğer kısıtlının kayda değer bir malvarlığı yoksa, mahkeme defter tutma yükümlülüğünü kaldırabilir; ancak vasi yine de varsa ufak tefek eşyaları veya hakları not edip durumun bir dilekçeyle mahkemeye bildirildiğinden emin olmalıdır.
- Malvarlığının korunması için önlemler: Vasi, envanter çıkarıldıktan sonra kısıtlının malvarlığını koruma altına alır. Örneğin, kısıtlının banka hesapları varsa, bu hesaplar üzerinde kendi tasarruf yetkisini bankaya mahkeme kararıyla bildirir. Kısıtlının nakit parası varsa, mümkünse kısıtlı adına ayrı bir banka hesabı açarak parayı orada tutar (böylece harcamaları belgelendirmek kolaylaşır). Değerli eşyaları veya belgeleri varsa, bunları güvenli bir yerde muhafaza eder. Taşınmaz malları varsa, onların tapu kayıtlarına vesayet durumu not olarak düşülebilir (böylece habersiz satış engellenir). Kısacası vasi, kısıtlının mal ve haklarının zarar görmemesi için gerekli tüm koruyucu tedbirleri uygulamaya koyar.
- Kişisel ihtiyaçların planlanması: Vesayet altındaki kişinin günlük hayatıyla ilgili eksikleri giderin. Eğer kısıtlı bir çocuk ise, vasi onunla ilgilenecek bir düzen kurmalıdır (çocuğun vasi ile birlikte yaşaması yaygındır, mümkün değilse uygun bir yakın yanında kalması veya yetiştirme yurdunda ise temas kurulması gibi). Eğitim çağındaki çocukların okula devamını sağlamak, sağlık kontrollerini yaptırmak önem taşır. Kısıtlı bir yetişkinse, sağlık kontrollerini ihmal etmeyin, gerekiyorsa bir bakıcı ya da hemşire desteği ayarlayın. Vasi atanmadan önce kısıtlının hastane, bakım evi, huzurevi gibi bir kurumda kalması söz konusuysa, vasi olarak ilgili kuruma kendinizi tanıtıp iletişim bilgilerinizi verin ve kısıtlının durumu hakkında bilgi alın.
- İlgili kurum ve kişilere bildirim: Vesayet altındaki kişiyle ilgili önemli kurumlara vasi atandığını bildirmek gerekebilir. Örneğin:
- Kısıtlının aylık aldığı bir maaş, emekli aylığı veya sosyal yardım varsa, ilgili kuruma (SGK, banka veya sosyal hizmet birimi) başvurup vasi olarak atandığınızı bildirin ve ödemelerin kısıtlının ihtiyaçlarına uygun şekilde kullanımını düzenleyin.
- Kısıtlının eğitim gördüğü okul, tedavi gördüğü hastane veya bakım aldığı kurum varsa, vasi olarak yetkilendirildiğinizi oradaki yetkililere belirtin; böylece öğrencilik işlemlerinde veya sağlık kararlarında sizin onayınız aranır.
- Kısıtlının adına devam eden davalar veya icra takipleri olup olmadığını araştırın. Eğer mevcut ise, ilgili mahkeme veya icra dairesine vasi atandığınıza dair kararı sunarak dosyaya kaydınızı yaptırın. Bu sayede kısıtlının taraf olduğu yasal süreçler size tebligat yapılarak devam edecektir.
- Hesap ve harcamaların tutulması: Göreve başlar başlamaz, kısıtlının gelir-gider dengesini tespit edin. Düzenli bir geliri (maaş, kira geliri, nafaka vs.) varsa, bunları kayıt altına alın. Aylık harcamaları planlayın ve her harcamayı belgelendirin (dekont, fatura saklamak gibi). Bu disiplin, hem kısıtlının parasının doğru kullanıldığını gösterir hem de mahkemeye vereceğiniz raporlar için gerekli olacaktır. Unutmayın, yıl sonunda (veya mahkemenin belirlediği dönemde) faaliyet raporu sunacaksınız; bunun için tüm işlemlerin kaydını tutmak önemlidir.
- Mahkeme talimatlarının takibi: Bazı durumlarda mahkeme, vasi atama kararında veya sonrasında size özel yükümlülükler verebilir. Örneğin, belli aralıklarla kısıtlının durumu hakkında bilgi vermenizi isteyebilir veya belirli bir malın satışından elde edilecek parayı bankada bloke etmenizi emredebilir. Bu tür yargı talimatlarına tam olarak uyun ve zamanında yerine getirin. Ayrıca vesayet makamının ve denetim makamının ileride izin veya onayına sunmanız gereken işlemler olursa (Bölüm 6’da belirtilen türden), bu başvuruları önceden hazırlıklı olarak yapın.
- İletişim ve danışma: Vesayet görevi zor ve sorumluluk dolu bir süreç olabilir. Karşılaştığınız tereddütlü durumlarda, mahkemenin yazı işleri veya kalemiyle iletişim kurmaktan çekinmeyin. Gerekirse hukuki danışmanlık alın (bir avukata danışmak gibi) özellikle büyük malvarlığı işlemlerinde veya karmaşık aile içi durumlarda profesyonel destek işinizi kolaylaştırabilir.
Yukarıdaki adımlar, vasi atandıktan sonraki ilk dönemde yapılması gerekenlerin genel özetidir. Bu süreçte temel prensip, kısıtlının hayatında mümkün olan en düzenli geçişi sağlamaktır. Vasi, göreve başlar başlamaz bir düzen kurarsa hem kısıtlı kişi için adaptasyon kolaylaşacak hem de hukuki sorumluluklar zamanında yerine getirilmiş olacaktır.
8. Vesayetin sona ermesi ve vasilikten çıkma süreci
Vesayet (kısıtlılık) durumu ve vasi görevi, sonsuza dek sürmez; belirli koşullar gerçekleştiğinde sona erer veya sona erdirilebilir. Vesayetin sona ermesi iki açıdan ele alınabilir: kısıtlının vesayetten çıkması (yani vesayetin kaldırılması) ve vasinin görevden ayrılması. Bu süreçler şöyle işler:
Vesayetin (kısıtlılığın) sona ermesi (Kısıtlının vesayetten çıkması):
Vesayet altındaki kişinin durumu değiştiğinde veya vesayeti gerektiren neden ortadan kalktığında mahkeme vesayeti kaldırır. Başlıca sona erme halleri şunlardır:
- Ergin olma: Kısıtlı küçük ise, yani bir çocuk vesayet altındaysa, 18 yaşını doldurduğu anda vesayet kendiliğinden sona erer. Reşit olan kişi artık kendi fiil ehliyetine sahip olur. (Eğer özel bir durum yoksa, mahkeme ayrıca bir kararla vesayeti kaldırır ve vasi görevi biter.)
- Ölüm veya gaiplik: Vesayet altındaki kişi vefat ederse vesayet ilişkisi sona erer. Benzer şekilde, kısıtlı hakkında gaiplik kararı (uzun süre haber alınamama nedeniyle ölü farz edilmesi) verilirse de vesayet sona erer. Bu durumlarda vasi, kısıtlının ölümünden sonra malvarlığıyla ilgili son işlemleri (tereke tespiti gibi) yapıp mahkemeye hesap verir ve görevi sonlandırır.
- Hürriyeti bağlayıcı cezanın bitimi: Eğer kısıtlı, uzun süreli hapis cezası nedeniyle vesayet altına alınmış bir mahkûm ise, cezaevinden tahliye olmasıyla birlikte vesayet durumu kendiliğinden kalkar. Tahliye sonrası kişi ergin ve ehil kabul edilir (tabii eğer başka bir vesayet sebebi yoksa). Mahkeme, ceza süresinin bittiğini öğrendiğinde vesayeti kaldırır.
- Vesayeti gerektiren halin ortadan kalkması: En önemli hususlardan biri budur: Kısıtlının akıl hastalığı, bağımlılık, kötü yönetim gibi hangi nedenle kısıtlandığına bakılır; eğer bu nedenler artık yoksa vesayet kararı kaldırılabilir. Örneğin, akıl hastalığı nedeniyle kısıtlı olan bir kişi, tedavi olup sağlığına kavuşmuşsa resmi sağlık kurulu raporu ile artık kısıtlılığa gerek olmadığını belgeleyerek mahkemeye başvurabilir. Mahkeme yeni rapor ve durum değerlendirmesi sonucunda vesayeti sona erdirir. Yine, madde bağımlılığı ya da savurgan yaşam tarzı sebebiyle kısıtlanan biri, eğer bu kötü alışkanlıklarını terk etmiş ve en az bir yıldır bu sebeplerle ilgili olumsuz bir durum yaşanmamışsa, mahkemeden vesayetin kaldırılmasını talep edebilir. Mahkeme, kişinin artık korunmaya muhtaç olmadığını ikna edici şekilde tespit ederse (örneğin tanık beyanları, temiz sicil kaydı gibi), vesayeti kaldırır.
- Velayetin yeniden tesis edilmesi: Eğer kısıtlı, velayet altında olmayan bir çocuk idi ve vesayet altına alınmışsa, sonradan koşullar değişip çocuğun velayeti bir ebeveyne veya koruyucu aileye verilirse, vesayet sona erer. Çünkü artık çocuk velayet altında olacağı için vesayete gerek kalmaz.
Mahkeme, vesayetin kaldırılması kararını kendisi de re’sen alabilir (örneğin kısıtlının iyileştiğine dair bilgi gelirse). Ya da kısıtlı kişinin kendisi, vasisi veya yakınları mahkemeye dilekçe ile başvurarak vesayetin sona ermesini talep edebilir. Her durumda, mahkeme bir inceleme yapacak ve karar ile vesayeti kaldıracaktır. Vesayet kararı kaldırılınca, kısıtlının fiil ehliyeti kanunun öngördüğü ölçüde iade olur (örneğin akıl sağlığı yerine geldiyse tam ehliyetli, değilse belki kısıtlılık haline devam kararı verilebilir).
Vasilikten çıkma (Vasinin görevinin sona ermesi):
Vasi olan kişinin görevi çeşitli şekillerde sona erebilir:
- Süre bitimi ve vasi değişimi: Yukarıda belirtildiği gibi, vasi genellikle 2 yıllığına atanır. Bu sürenin sonunda mahkeme aynı kişiyi yeniden atayabileceği gibi, uygun görürse değiştirebilir. Dört yılın sonunda mevcut vasi çekilme talebinde bulunabilir. Yani “artık bu görevi bırakmak istiyorum” diyebilir. Mahkeme bu talebi değerlendirir, eğer uygun bulunursa yeni bir vasi atayarak önceki vasinin görevine son verir. Vasi değişimi halinde eski vasi, yeni vasiye bir devir teslim yapar (kısıtlının malları, evrakları ve hesapları devredilir) ve mahkemeye son bir kesin hesap raporu sunarak aklanır.
- Vasinin istifası veya mazereti: Vasi, ciddi bir mazereti olduğu takdirde görevden affını isteyebilir. Örneğin, ağır hastalık geçiren, başka bir şehre taşınmak zorunda kalan veya çok yaşlanan vasi, görevi yapamayacak hale gelirse mahkemeye başvurup görevden çekilme talep edebilir. Mahkeme, kısıtlının menfaatini de gözeterek bu talebi uygun bulursa yeni bir vasi atar. Yeni vasi atanana dek mevcut vasi görevine devam eder (acil durumlar hariç). Mazeret onaylandığında da devir işlemleri yapılarak vasiliği sona erer.
- Vasinin görevden alınması (azli): Eğer vasi görevini kötüye kullanır veya ağır ihmalde bulunursa mahkeme onu görevden alabilir. Örneğin, vasi kısıtlının mallarını çarçur ederse, hesap vermekten kaçınırsa, kısıtlının ihtiyaçlarını ihmal ederse veya kendi çıkarına uygunsuz işlemler yaparsa, ilgili herkes (kısıtlı, akrabaları, savcı vb.) mahkemeye şikâyette bulunabilir. Mahkeme gerekli incelemeyi yapar; iddialar doğruysa vasi azledilir (görevden alınır) ve yerine yenisi atanır. Hatta böyle bir durumda eski vasi, verdiği zararları tazmin etmekle yükümlü olabilir ve hukuki/cezai sorumlulukla karşılaşabilir.
- Vasinin ölümü: Vasi hayatını kaybederse, doğal olarak vasilik sona erer. Bu durumda vesayet makamı hızla yeni bir vasi atar. Benzer şekilde vasi ağır hastalık veya benzeri sebeple uzun süre görevini yapamayacak duruma düşerse, mahkeme resen geçici önlemler alıp yeni atama yapabilir.
- Kısıtlının vesayetten çıkması: Elbette kısıtlılığın sona ermesi (yukarıda sayılan haller) durumunda vasi görevi de biter. Örneğin kısıtlı iyileşti ve vesayeti kalktıysa, vasi artık görevde değildir. Bu gibi durumda vasi, kısıtlının kendi haklarını devralabilmesi için malları ve evrakları kendisine teslim eder ve mahkemeye son hesaplarını vererek dosyayı kapatır.
Vesayetin kaldırılması ve vasi değişimi işlemleri de bir mahkeme kararı gerektirir. Vesayet altındaki kişi veya her ilgili (örneğin aile bireyleri, savcı) vesayetin gereksiz hale geldiğini veya vasinin değiştirilmesi gerektiğini düşünüyorsa, Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvurarak durumu bildirir. Mahkeme inceleme sonucunda haklı görürse vesayeti sona erdirir veya yeni bir vasi atar. Bu kararlar da kesinleştiğinde yürürlüğe girer.
Özetle, vesayet ilişkisinin sona ermesi ya kendiliğinden kanunen belirlenen durumlarla ya da mahkeme kararıyla olur. Her iki durumda da temel gaye, artık vesayete ihtiyaç kalmadığında veya mevcut vasinin uygun olmadığı anlaşıldığında, durumu normal hale döndürmek ya da daha uygun bir düzenleme getirmektir.
9. Vasi atamasına itiraz
Mahkemenin belirlediği vasiye karşı veya genel olarak vesayet kararına karşı, ilgili kişiler itiraz/şikâyet hakkına sahiptir. Vasi atamasına itiraz iki şekilde gündeme gelebilir: ilk atama kararına itiraz ve görevdeki vasinin değiştirilmesi talebi.
İlk atama kararına itiraz: Vesayet makamı (Sulh Hukuk Mahkemesi) bir vasi atadığında, bu kararı öğrenen ilgililer 10 gün içinde aynı mahkemeye itiraz edebilirler. İlgili kişiler kimlerdir? Kısıtlı kişinin kendisi (ayırt etme gücü varsa), eşi, yakın akrabaları veya hukuken menfaati etkilenen diğer kişiler itiraz hakkına sahiptir. İtiraz dilekçesinde, atanan vasinin neden uygun olmadığı veya yerine kimin önerildiği gerekçeleriyle belirtilir. Örneğin, mahkeme kısıtlıya amcasını vasi atamışsa fakat diğer taraftan kısıtlının kardeşi bu görevi üstlenmek istiyorsa, kardeş “ben daha yakınım ve daha uygunum” diyerek itiraz edebilir. Mahkeme, itiraz dilekçesini değerlendirir; eğer itirazı haklı bulursa yeni bir vasi ataması yapabilir veya ilk kararını düzeltebilir. İtiraz haklı görülmezse, karar olduğu gibi bırakılır. İtiraz üzerine verilen kararlar da kesinleşerek uygulamaya geçer.
Şunu da belirtmek gerekir: Vesayet işleri kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle vesayet davasını başlatan kişi sonradan davasından vazgeçmek istese bile, mahkeme durumu ciddi görürse süreci devam ettirip vasi atayabilir. Yani “dava açıldı ama geri çekiyorum” deme imkânı sınırlıdır; önemli olan kısıtlının menfaatidir.
Görevdeki vasinin değiştirilmesi talebi: Vasi atandıktan ve karar kesinleştikten sonra da ilerleyen zaman içinde, vasinin uygun olmadığı düşünülen haller olabilir. Bu durumda kısıtlının kendisi (eğer yapabiliyorsa) veya herhangi bir ilgili, vasinin görevden alınmasını talep edebilir. Örneğin, vasi kısıtlıya kötü davranıyorsa, malını kötü yönetiyorsa veya kısıtlının yakınları vasinin ilgisiz kaldığını düşünüyorsa mahkemeye başvurarak şikâyette bulunabilirler. Mahkeme, böyle bir talep geldiğinde vasiyi dinler, gerekirse denetim yaptırır ve inceleme sonucunda eğer iddialar doğrulanırsa vasiyi görevden alıp yeni bir vasi atar.
Ayrıca bazı özel durumlarda vasinin şahsına itiraz ortaya çıkabilir. Mesela vasi ile kısıtlı arasında sonradan bir çıkar çatışması doğarsa (diyelim ki vasi, kısıtlının mirasına aday hale geldi veya aralarında bir dava çıktı), bu durumda da ilgili kişiler vasinin değiştirilmesini talep edebilir. Yine evli bir çift düşünün; eşlerden biri diğerine vasi olarak atanmışken boşanma davası açılırsa, artık menfaat çatışması oluşacağından mahkeme mevcut vasiyi (eşini) görevden alıp yeni bir vasi atar. Bu tür değişiklikler, genellikle ilgililerin talebiyle başlasa da mahkeme kendisi de durumu fark ettiğinde re’sen değişiklik yapabilir.
İtiraz usulü: Vasi atamasına ilişkin itirazlar, kararı veren vesayet makamına (Sulh Hukuk Mahkemesi’ne) dilekçe ile yapılır. Mahkeme ilk kararında bir hata gördüyse düzeltir, görmezse talebi reddeder. İlk karara karşı ayrıca bir üst mahkemeye (denetim makamı Asliye Hukuk Mahkemesi’ne) temyiz yolu da açıktır; ancak vesayet işleri genelde ivedi görüldüğünden çoğu karar itiraz aşamasında çözüme kavuşur.
Özetle, vasi atamasında hakkaniyete aykırı bir durum olduğu düşünülürse hukuk sistemi buna itiraz imkânı tanır. Amaç, kısıtlının yararına en uygun kişinin vasi olmasını sağlamaktır. İtiraz süresi geçirildikten sonra bile, eğer vasinin sorunlu davranışları ortaya çıkarsa her zaman vasinin değiştirilmesi istenebilir. Son tahlilde, vesayet süreci boyunca mahkeme hem kısıtlının hem de kamunun yararını gözeterek gerektiğinde yeni kararlar alabilir.
10. Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
Soru 1: Vesayet davası ne kadar sürer?
Cevap: Vesayet (vasi tayini) davalarının süresi, her somut olaya ve mahkemenin iş yüküne göre değişebilse de genellikle 6 ay ile 1 yıl arasında sonuçlanır. Süreci en çok etkileyen faktör, alınacak sağlık kurulu raporunun süresi ve duruşma tarihleridir. Eğer hastane raporu hızlı alınır ve başka karmaşık bir durum yoksa birkaç ay içinde karar çıkabilir. Ancak mahkemenin yoğunluğu, delillerin toplanması, itirazlar gibi etkenler olursa süre uzayabilir. Uygulamada 4-5 ayda sonuçlanan davalar olabildiği gibi, 1 yılı aşan nadir durumlar da vardır. Genel olarak, yarım ile bir yıl arası makul bir süre olarak öngörülebilir.
Soru 2: Vasi, yaptığı iş için maaş veya ücret alıyor mu?
Cevap: Kural olarak vasilik görevi ücretsizdir; vasi, kısıtlıya akrabalık duygusuyla veya toplumsal sorumluluk gereği hizmet eder. Devlet tarafından ödenen bir maaş söz konusu değildir. Ancak, eğer kısıtlının malvarlığı varsa ve vasi bu malvarlığını yönetirken ciddi emek harcıyorsa, mahkeme kararıyla vasiye uygun bir ücret takdir edilebilir. Bu ücret kısıtlının malvarlığından karşılanır ve genelde yıllık olarak belirlenir (örneğin her yıl belirli bir miktar). Yine de bu zorunlu değildir; hakim, vasiye ücret verilip verilmeyeceğine karar verir. Bunun dışında, vasi görevini ifa ederken yaptığı zorunlu masrafları (örneğin yol masrafı, dava masrafı gibi) kısıtlının malvarlığından alabilir. Özetle, düzenli bir maaş yoktur fakat koşullara göre mahkeme vasiye bir ödeme yapılmasına izin verebilir.
Soru 3: Bir kişiye birden fazla vasi atanabilir mi?
Cevap: Evet, gerekli görülen hallerde mahkeme birden fazla vasi atayabilir. Normalde tek vasi yeterli olur ancak bazı durumlarda işbölümü veya denge sağlamak amacıyla iki kişi birlikte vasi olarak görevlendirilebilir. Örneğin, geniş bir malvarlığının yönetimi söz konusuysa veya kısıtlının hem kişisel bakım hem de ticari işleri varsa, mahkeme biri mali işlerden diğeri sağlık-bakım işlerinden sorumlu iki vasi atamayı tercih edebilir. Veya eşler birlikte vasi tayin edilebilir. Kanunen buna engel yoktur. Birden çok vasi atanırsa, bunlar müşterek vasi olarak hareket eder ve uyum içinde kısıtlının yararına çalışmak zorundadır. Ayrıca kanun, zaten birden fazla kişiye vasi olan veya çok sayıda çocuğun velisi olan bir kişinin yeni bir vasilik görevini kabul etmeme hakkı olduğunu belirtir. Bu da gösterir ki bir kişi aynı anda birden fazla vesayet görevi üstlenebilir, ancak dörtten fazla vesayet görevi pratikte mümkün olmaz (kişi istemezse reddedebilir).
Soru 4: Vasi ile veli (velayet) arasındaki fark nedir?
Cevap: Velayet, bir çocuğun anne ve babası tarafından kanunen temsil edilmesi ve bakılması anlamına gelir. Velayet hakkı, evlilik birliği içinde doğan çocuklarda anne ve babaya aittir; ayrılık durumunda mahkeme velayeti ebeveynlerden birine verebilir. Velayet kapsamındaki çocuklar için ayrıca bir vasi gerekmez çünkü ebeveynler doğal temsilcidir. Vesayet ise, velayet altında olmayan küçükler ile belirli sebeplerle kısıtlanan erginlerin korunması için devreye girer. Vesayette, mahkeme tarafından atanan bir vasi kişinin haklarını korur. Özetle, veli çocuğun annesi/babasıdır (doğal hak), vasi ise mahkemece atanan bir temsilcidir (hukuki görev). Örneğin, anne-babasını kaybetmiş bir çocuk için amcası veya bir aile dostu vasi olarak atanabilir; burada artık velayet değil vesayet söz konusudur. Yine 30 yaşında akıl hastası bir bireyin velisi olamaz (çünkü yetişkindir), ona mahkeme vasi atar. Velayet aile hukukunun bir parçasıdır, vesayet ise bir nevi sosyal koruma mekanizmasıdır.
Soru 5: Vasi, görevini kendi isteğiyle bırakabilir mi?
Cevap: Tamamen kendi isteğiyle, herhangi bir sebep yokken vasilikten çekilmek hemen mümkün değildir, çünkü vasilik bir mahkeme kararıyla verilen sorumluluktur. Ancak kanun, belirli süreler sonunda veya haklı mazeret durumlarında vasiye görevi bırakma imkânı tanımıştır. Şöyle ki: Vasi, atandığı tarihten itibaren en az 2 yıl görev yapar. Görev süresi dolduğunda mahkeme genelde aynı kişiyi tekrar atar; 4 yılın sonunda ise vasi artık istemezse çekilme hakkını kullanabilir. Mahkemeye başvurup “dört yıldır görev yaptım, artık ayrılmak istiyorum” diyebilir. Mahkeme, kısıtlının menfaatini değerlendirir ve uygun görürse yeni bir vasi atar. Bunun dışında, vasi önemli bir mazeret göstererek de ayrılabilir (örneğin ciddi sağlık sorunları, taşınma, aşırı yaşlılık gibi durumlar). Mahkeme her somut durumda kararı verir; yeni vasi atanıncaya kadar eski vasi görevine devam etmek zorundadır. Özetle, vasi görevi tek taraflı istifa gibi hemen sona ermez, fakat kanunun öngördüğü hallerde ayrılmak mümkündür. Bu durumda da mutlaka mahkeme onayı gerekir.
11. Kaynakça
- Türk Medeni Kanunu (4721 sayılı) – Türk hukukunda vesayet kurumunun yasal dayanağını oluşturan hükümleri içerir. Özellikle TMK madde 396-494 arasında vesayet makamları, vasi atanma şartları, vasinin görev ve yetkileri, vesayetin sona ermesi gibi konular düzenlenmiştir. (Erişim: mevzuat.gov.tr üzerinden “Türk Medeni Kanunu” metni*)
- T.C. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı – “Vesayet İşlemleri ve Vasilik Süreci Hakkında Açıklayıcı Rehber” (2020) – Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan resmi rehber. Vesayet konusundaki sıkça sorulan sorulara yanıtlar verilmekte, vesayet ve vasi atama süreçleri hakkında hem yasal bilgiler hem de pratik açıklamalar sunulmaktadır. Özellikle sosyal hizmet perspektifinden vesayet uygulamalarını ele alan kapsamlı bir kaynaktır. (PDF dokümanı, aile.gov.tr adresinden alınmıştır.)
- Pi Legal Hukuk Bürosu – “Vesayet Davası ve Vasi Tayini: A’dan Z’ye Kapsamlı Rehber” (2025) – Bir hukuk bürosu tarafından yayınlanan güncel makale. Vesayet davasının ne olduğu, hangi durumlarda gerektiği, adım adım başvuru süreci, gerekli belgeler, sağlık raporu aşaması, duruşma ve karar safhaları sade bir dille anlatılıyor. Ayrıca Sıkça Sorulan Sorular kısmında davanın ne kadar sürdüğü, vasiye maaş ödenip ödenmediği, görev ve sorumluluklar gibi pratik konulara değiniliyor. (Çevrimiçi makale, pilc.law adresinden alınmıştır.)
- Hürriyet Hukuk Bürosu – “Vesayet Davası Şartları ve Vasilik” (2024) – Bu kaynak, vesayetin ne olduğu ve vasi tayininin hangi şartlarda yapıldığını açıklayan, sorular-cevaplar formatında bir yazıdır. Vesayet için aranan akıl hastalığı, kötü yönetim, cezaevinde olma gibi durumlar tek tek ele alınmış, vasi tayini sürecinin nasıl işlediği anlatılmıştır. Ayrıca vasinin görevleri, mahkeme izni gerektiren işlemler, vasiye itiraz ve vesayetin kaldırılması gibi konular ayrıntılı şekilde incelenmiştir. (Çevrimiçi makale, hurriyethukuk.com adresinden alınmıştır.)
- Ahmet Alkan Avukatlık Bürosu – “Vasilik ve Vesayet Rehberi: Vasi Nedir, Görevleri ve Yetkileri” – Hukuki blog formatındaki bu makalede, vasi ve vesayet kavramlarına genel bir bakış sunuluyor. Türk Medeni Kanunu’ndaki vesayet düzenlemeleri temel alınarak, küçüklerin ve kısıtlı erginlerin haklarının nasıl korunduğu açıklanıyor. Vasi tayini ve atama süreci, vasilik dilekçesi, vasinin görev ve yetkileri ile velayet-vesayet farkı gibi alt başlıklar halinde anlaşılır örneklerle anlatılmış. Özellikle vesayet kurumunun amacı ve toplumdaki yeri üzerine açıklamalar içeriyor. (Çevrimiçi makale, ahmetalkan.av.tr adresinden alınmıştır.)